Dikbaş: Girişimlerin Türkiye’de kalması için savaşıyoruz

Posted by

Sevilay ÇOBAN

“Bizim en büyük hedefimiz ihra­cat. Biz teknolo­ji odaklı ihracatın artması için çok fazla uğraşıyoruz. Bi­zim ortaya koyduğumuz tüm uğraş; kendi girişimcimizin yurt dışına satılmadan, yurt dışındaki yatırımcılar tara­fından yutulmadan evde kal­ması, yani ülkemizde kalma­sı ve ülkemizdeki ihracat de­ğerinin inanılmaz bir şekilde yükselmesini sağlamak. İna­nılmaz şekilde diyorum…çünkü neden? Şartlar çok müsait.” İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Atilla Dikbaş, röportaja bu sözlerle başladı.

Girişimlerin Türkiye’de kalması adına önemli bir savaş verdiklerini kaydeden Dikbaş, şunları söyledi; “Ve çok başarılı olduk. Çoğu giri­şimde yatırım süreçlerini yö­nettiğimiz için girişimlerin burada kalabilmesi için ge­rekli yatırım süreçlerini ilgi­li paydaşlarla ve avukatlarla yürütmeye başladık. İhracat yapıyorsa buradan yapacak, faturayı buradan kesecek. Bü­yük firmaları da o şekilde ör­gütledik.

Mesela Porto çok iyi bir unicorn, lojistik kapsa­mında. O bize gelirken dedik ki; ‘pazarlama ofisini burada kuracaksın, geliştireceksin, ihracatını burada yapacak­sın’. Kabul etti. Sonuç olarak büyük firmalardan da başla­yacak şekilde, ihracatıyla bu­radan büyüyebilecek şekil­de olması için çok büyük bir savaş veriyoruz. Geçen se­ne 710 dolara ulaştık. Bu yıl şimdiye kadar 1 milyar dola­ra yakın bir ihracat değeri var. Bu ekonomi ortamında çok inanılmaz bir durum.

Bizim derdimiz girişimciyi bura­da tutabilmek, burada büyü­yebilmesini sağlayabilmek, mutlaka uluslararası pazar­larda satışlarını hızlandır­mak ve yatırım alma süreç­lerini kolaylaştırmak. Onun için de bizde yüzde 50’den bü­yük bir payın da kendilerin­de olması sağlayabilmek için politikalarımız var. Bütün derdimiz şimdi Türkiye’deki bu programın globalleşmesi ve dünyadaki ihracat değe­ri en yüksek olan ve en faz­la unicorn yetiştiren bir ku­luçka merkezi olmak, hede­fimiz bu.”

Yurt dışındaki girişimlerin gözü Türkiye’de

“İTÜ Çekirdek’in yerel gi­rişimlerden oluşuyor olma­sı bize çok kısıtlı geldi” diyen Dikbaş, “Bundan 3 yıl önce yurt dışından girişimleri çağırdık. Şimdi yurt dışında­ki girişimlerin de gözü Türki­ye’de. Çünkü ARI Teknokent, ne kadar çok bu faaliyetle­ri yürütüyorsa o kadar çok da ilgi topluyor. Biz dedik o za­man biz girişimcileri globa­le taşıyalım ve globalden gi­rişimi çağırmaya yönelik bir program yaptık. ITU Seed öy­le doğdu. İlk başta 40-50 olan girişimci sayısı bu yıl 580 ol­du.

Mesela Fransa, Amerika, Hollanda, Danimarka, Kana­da’daki girişimler kendi giri­şimlerini burada geliştirmek için, bu ortama girmek için başvuru yapıyorlar. Big Bang sahnesinde geçen sene 20 ta­ne yabancı girişimciyi ayar­ladık. İngiltere’deki büyük üniversitelerin kuluçka mer­kezleri, Amerika’daki büyük üniversitelerin kuluçka mer­kezleri ile birtakım iş birliği süreçleri yürütüyoruz” dedi.

Gündelik politikalara kurban etmeyin

Son dönemde vergi siste­minde yapılması öngörülen değişikliklere ilişkin görüşle­rini de dile getiren Dikbaş, “Gi­rişimcilik ekosisteminde ARI Teknopark’ın veya tüm tekno­parkların en büyük avantajı start-up’ların yani yeni firma­ların gelir ve kurumlar vergi­si muafiyeti. Bunun altını çi­zerek açıklamakta çok büyük bir fayda var.

Büyük firmala­rın Ar-Ge’lerinin geliştiril­mesi için getirilen bir mevzu­at bu. Sonradan evrildi. O şir­ketler kendi Ar-Ge ekiplerini teknoparkların içine taşıdı. Şimdi bu şirketlere de aşama­lı vergi getirilmesi söz konusu. O bizim girişimcilik ekosiste­mimizi çok ciddi yorar. Neden biliyor musunuz? Eğer yapıla­caksa da burada bir derecelen­dirme yapılabilir.

Büyük Ar-Ge firmaları için ayrı değerlendir­melidir ama girişimcilikte da­ha yeni kuluçkada firmalaşmış startuplara bu uygulanmama­lı. Bu kanun, 23 yıl önce getiril­di. Ekosistem 23 yılda ancak ve ancak palazlandı. Tam olgun­laşmanın başında girişim eko­sistemleri kuruldu. Oradan minik minik tohumlar yeşer­di, filiz vermeye başladı. Şimdi bunların suyunu kesmek, güb­resini kesmek bir ihanet olur. Gündelik politikalara kurban gidildiği an biz batarız” dedi.

“Başarımız tesadüf değil”

İTÜ Çekirdek’in uluslararası alandaki başarılarına da değinen Dikbaş, “Başarımız aldığımız birinciliklerle tescillendi. Dünya için bir model olduk. Bizim dünyanın en etkili ve en iyi kuluçka merkezi, üniversite kuluçka merkezleri arasında birinci seçilmemiz hiç tesadüf değil.

Yani burada çekim merkezi olmak, başarılı girişimci yetiştirebilmek, bunların içerisinde ticaretleşebilme oranı, satış oranları, buradan ayrılmama, yani girişimin burada tutabilme yeteneği ve buranın bir cazibe merkezi olabilmesi gibi çok temel konular var. Ülkeye ve ekonomiye vermiş olduğu katkı, ekonomik gücü ve bunun sürdürülebilirliği, özellikle ihracat değeri gibi konular var. Bunlar çok değerli, bütün dünya için çok değerli. Biz bir yıl boyunca bunları araştırdık ve biz öyle birinci olduk” diye konuştu.

Göç edenler yumuşak inişle tekrar dönebilir…

Türkiye’nin unicorn çıkarma potansiyeli hakkında da görüşlerini paylaşan Prof. Dr. Dikbaş, Türkiye ile benzer sosyo-ekonomik yapıya sahip Brezilya’dan örnek verdi. “Brezilya’dan çıkan unicorn sayısı 31. Oradan bu oranda unicorn çıkabiliyorsa Türkiye’de de benzer dinamiklerden söz edebiliriz. Türkiye’de çok büyük fırsatlar var. Ekonomi ne olursa olsun var. İstanbul Teknik Üniversitesi mezunları arasında dünyanın pek çok bölgesindeki çok önemli işler yapan yöneticiler var.

Şimdi onlar bir bilim gücü. ‘Bir Avuç Kıvılcım’ adı altında bir dernek kurdular. Ekim ayında onun toplantısını Türkiye’de yapacağız. Türkiye’den giden beyin gücünü örgütlemek ve onların Türkiye’ye tekrar projeyle etkisini ve katkısını hissettirebilmek için çok büyük bir çağrı yaptılar. Biz de olaya beyin göçü olarak bakmayalım, beyin gücü diyelim. Göç olabilir… Onlar yumuşak iniş yaparak buraya tekrar gelebilir. Onların işlerini kolaylaştıralım ama neredeyse orada kalıp bize çalışsınlar” dedi.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir